CONTACT PAGE
     
Classical Music

Best Composer Poll

Antonio Vivaldi

Baroque Era

Classical Era

Romantic Era

Composers 1

Composers 2

Composers 3

Composers 4

Composers 5

Guest Book Page

My Ideas

 

Sanat Hakkinda
Klasik Müzik ve Popüler Müziğin Karşılaştırılması

“Sanat kimsenin tekelinde değildir, herkes yeteneğini ortaya koyar, toplum kötü olanları ayıklamasını bilir" önermesi, popüler sanat kültürünün şişirdigi en büyük balonlardan birisidir. Sanat ve sanatçı kavramlarının içinin yavaş yavaş, ama yine de büyük bir hızla boşal(tıl)dığı günümüzde, çeşitli sebeplerden (yaşam mücadelesi, yoksulluk, işine gelmemesi, akıl edememesi vs.) dolayı hayatı boyunca felsefi anlamda hiç “düşünce sistemi geliştir(e)memiş" insanların sanat konusunda da bırakın sağlıklıyı, tutarlı bir düşünce sistemi ortaya koyması mümkün değildir. Özellikle yeni yetişen nesiller, gelişmekte olan teknoloji ve hızı inanılmaz boyutlara ulaşan küreselleşme sebebiyle kendi zihinsel süzgeçlerinden geçirdikleri sanatsal faaliyetlerle ilgilenmek yerine, kendilerine televizyon, radyo, internet gibi kitle iletişim araçları tarafından dikte edilen “Popüler Kültürle” ilgilenmeyi seçiyorlar. Söz konusu “estetik zevkler” olunca kesin doğruların olmadığı öğretilir, yani birine göre “güzel” olan diğerine göre güzel olmayabilir denir. Ancak, gerek Popüler Kültürün genç beyinleri şiddete yönlendirdiğinin bilimsel olarak kanitlanmış bir gerçek oluşu, gerekse (adı üstünde) “popüler; bugün var yarın yok” mantığına dayalı bir oluşumun sanat olarak addedilmesinin, geçmişte, ölümsüzlüğe bir ölümlünün yaklaşabileceği kadar yaklaşmış olan sanatkarlara büyük haksızlık olacağından yola çıkarak şunları söylersek yanlış olmaz sanırım:

"Sanat, belli çevrelerin tekelinde olmalıdır ve sanatçı sıfatı kolay kolay herkese verilmemelidir. Bu yüzden mesleği sanat yapmak olmayanlar, sanat yapmaya calışmamalı, mesleği sanat yapmak olanlar ise kendi alanının sınırlarını belirleyip, bu sınırlara sıkı sıkıya baglı kalmalıdır." "Üretme, sadece kullan ve tüket, ama çabuk tüket" mantığı sadece sanatta değil, hayatın her alanında önümüze bir seçenek değil, zorunluluk olarak konuluyor şüphesiz. Bu yüzden sanatın her dalında, insana yüzeysel bir haz veren ama sanatın manevi tanımına uymayan eserler ortaya konuluyor. Bu eserlerin uzun ömürlü olması bilimsel olarak mümkün degildir. Sanatın, en çok duygu yoğunluğu gerektiren dalı olduğuna inandığım müzikten örnek verilirse, sanırım anlatılanlar biraz daha netleşecektir.

Günümüzde üretilen ve dinlenen çogu müziğin, ısmarlama ve maddi kazanç sağlamaya dayalı olduğu, maddi çıkarların, sanatla bağdaşmayacağı savı doğru değildir. Unutulmamalıdır ki, klasik müzigin hatırı sayılır bestecileri de vakt-i zamanında yaşamlarını eserlerini satarak (kimi zaman ısınmak için yakarak!) sürdürmüşlerdir. Her iki müzik türünde de maddi çıkarlar göz önünde bulundurulduğuna göre, aradaki fark nedir? Aradaki fark, sıkça sözü edilen duygu yoğunluğudur. Sanatın insan için değil, sanat için yapılmış olmasıdır. Bestelenen her eserin bir hikayesi olmasıdır ve sanatçının yüreğinden kopup geliyor olmasıdır. Ve tabi ki bestecilerin birer dahi olmasıdır. “Hiçbir zaman şöhret ve onur için yazmayı düşünmedim. Kalbimde var olan şey dışarı çıkmak zorunda; beste yapmamın sebebi budur” diyor Ludwig van BEETHOVEN. Her ne kadar maddi kazanç söz konusuysa da, klasik müzikte esas amaç para kazanmak değil, sanat yapmak olmuştur. Yine Beethoven, bestelerinin fiyatları konusunda yayımcı Hoffmeister ile yapmak zorunda kaldığı sıkı bir pazarlıktan sonra şunları söylemiştir: “… Böylece bu sıkıcı iş de bitmiş oluyor – sıkıcı diyorum, çünkü başka türlü olmasını gönülden istemekteyim. Dünyada büyük bir sanat deposu olmalı, sanatçı yapıtlarıyla buraya başvurmalı ve onları sunup kendisi için gerekeni almalı. Oysa bugünkü durumda, yarı yarıya da iş adamı olmak zorunda. Buna nasıl dayanlır?”

Klasik müzik bestecileri eserlerine, Allegro, Adagio vb. gibi, müziksel içeriklerini ifade eden isimler koyarken, günümüz müziğinde isim, neredeyse eserin kendisi kadar önemli olmuştur. Klasik müzik sanatçıları genellikle hor görülür, fikirleri anlaşılmak istenmezdi, şimdi ise sanatçı olarak gezinenlerin fikirlerini kitlelere iletmek için televizyon programları yapılıyor, bir dedikleri iki edilmiyor, bu da zaten az olan yaratıcılıklarını önemli oranlarda azaltıyor. Örnekler çoğaltılabilir.

Polonyalı Besteci Frédéric CHOPIN ile ilgili bir hikaye anlatılır; Chopin, uzun bir dönem sevgilisiyle birlikte, sevgilisinin evinde kalmis. Evin bahçesi büyük ve uçsuz bucaksız ağaçlarla çevriliymiş. Chopin’in piyanosu tam camın önündeymiş. Bir sonbahar günü yağmur çok yağmış. Chopin piyano çalmaktan yorulan ellerini dinlendirmek için ayağa kalktığında, pencereye doğru dönmüş, uzun süre aynı noktaya bakakalmış ve geriye dönüp piyanosuna oturduğunda tek hamlede eksiksiz ve bugün bilindiği gibi “Raindrop” prelüdünü bestelemiş....

Klasik müziğin matematikçisi olarak nitelendirilen Johann Sebastian Bach’ın başından geçen ve klasik müzik tarihine “Müzikal Sunu” olarak geçen bir olay, insanı düşünmeye sevk ediyor:

Prusya kralı Büyük Friedrich'in sarayında çalışan oğlunu ziyarete giden Bach, yeni "Piyano e forte" leri de denemek amacındadır. Kralla birlikte saraydaki piyanoları denerken, aynı zamanda amatör bir besteci olan Friedrich piyanoda bir tema çalarak Bach’a; "hadi bakalım, pek meşhur bir bestecisin madem, bu tema için altı sesli bir füg yaz da görelim" der. Bach, “bu benim eserim değil, dediğinizi yapamam” diye itiraz edecek olursa da, kralın ısrarı üzerine biraz vakit ister ve uğraşacağını söyler. Ziyaret sonrası eve dönen Bach, kralın teması için; biri üç sesli, biri altı sesli iki Füg, on tane Kanon, ve ayrıca Flüt, Keman ve Klavsen için Üçlü Sonat besteleyip krala gönderir.

Başlı başına bu hikayeler bile ne denilmek istendiğini açıkça anlatmaktadır.

Kendi ilgi alanım ve mesleğimi ilerletmeyi seçtiğim dal olan matematikten bir örnek vermek gerekirse; derler ki, dört işlem yapmak, matematik yapmak değildir. Bu, biz sıradan insanların anlayamayacağı kadar doğru bir ifadedir. Bu lafı konumuz olan müziğe uygularsak diyebiliriz ki: Her müzik, sanat değildir.

İşte bütün bu sebeplerden dolayı şunu söyleyebiliriz ki, sonsuza dek yaşama potansiyeline sahip tek müzik, en saf ama en yoğun müzik türü olan klasik müziktir. Çünkü temelleri (armoni, melodi, ritim) diğer bütün türlerden daha sağlamdır. Çünkü EN ÜST düzey duygu birikimini gerektirmektedir..

About Art
I am sorry my non-Turkish fans:)) But there is no way i can translate that to English.. It is basicly about Art, and who should/shouldn't produce it, how it differs from other kinds of music, and why it is the only kind of music that will live as the sun rises...

Mail me:
Send me anything about Classical Music
A Large Source For Classical Music
http://www.beethovenlives.net